Edirne

0
40

Mimar Sinan’ın şehri, Osmanlı’nın başkeni

İlk çağlarda orta Asya’dan göçen Traklar tarafından kurulan Edirne’de roma İmparatorluğu’ndan, Türkiye Cumhuriyeti’ne uzanan tarih ve kültür hazineleri dünyaca ünlü mimar Sinan’ın dehası ile geleceğe bir köprü oluşturuyor.

Selimiye Cami’nin kubbesi 31,5 m çapında ve 8 filayağı ile bağlanmış. Cami mimarisi kadar kusursuz mermer. Çini ve hat işçilikleriyle de göz kamaştırıyor.

Bir şehir olarak günümüze gelmiş. Cesaret ve savaşçılıktaki büyük becerileri ile tanınan Trak kabilele Romalılar’ın eline geçtiğinde Doğu’ya bir gezi yapan İmparator Hadrianus tarafından Roma İmparatorluğu’nun en önemli yerleşim yerlerinden biri haline getirilmiş. İmparatorun adını yaşatmak üzere “Hadrianus’un Kenti” anlamına gelen Hadrianopolis Adrianopolis diye adlandırılmış customized guided tour.

Bizans’tan Osmanlı’ya

Edirne 1361 yılında I. Sultan Murat tarafından Bizanslılar’dan alınarak, Osmanlı İmparatorluğu’nun başşehri olmuş ve 1453 yılında İstanbul fethedilinceye kadar 92 yıl başkent olarak kalmış. Bu yıllar içinde de tarihinin en görkemli günlerini yaşamış. Osmanlı İmparatorluğu’nun en görkemli zamanları dünyaca ünlü Mimar Sinan’ın dehasının parladığı yıllara denk geliyor. Günümüzde yerli ve yabancı hayranları Mimar Sinan’ın yapıtlarının bulunduğu Edirne’ye akın etmekte.

Üç şerefeli cami

1438-1447 yılları arasında Sultan II. Murad tarafından Mimar Konyalı Hacı Alaaddin’e yaptırılan cami, Türk sanatında ilk kez kullanılan plan şeması ile enine gelişen şekilde inşa edilmiş. Dört minaresinden biri üç, biri iki, iki tanesi ise birer şerefeli olan cami, baklavalı, çubuklu ve burmalı motifleriyle hayranlık uyandırıyor. Minaresindeki her üç şerefeye ayrı merdivenlerden çıkılan tarzıyla bir ilk olan ve ismini bu tarzdan alan Üç Şerefeli Cami yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmekte.

Sultan Bayezid külliyesi

Kili ve Akkerman fethine hazırlanan Sultan II. Bayezid ordunun gereksinimlerini karşılamak üzere Tunca’nın kenarında 23 Mayıs 1484 günü cami, şifahane, medrese, imaret, tabhane, hamam, değirmen ve köprüden oluşan büyük bir külliyenin temellerini attırdı Kına yakma bölümü.

O zamanlarda Batı’da akıl hastaları şeytanla işbirliği yapan insanlar olarak bilinir ve yakılırlardı. Külliyenin şifahanesinde ise akıl ve ruh hastaları, Türk müziğinin çeşitli makamları ile ney, keman, santur ve ud gibi sazlar eşliğinde tedavi edilirlerdi. Bu tedaviler sırasında özellikle neva, rast, dügah, segah, çargah ve buselik gibi makamların dinlenilmesin-den olumlu sonuçlar alındı. Bu tür tedavilerin dışında günümüzde “aromaterapi” denilen metotlar kullanılarak hastalar çiçek kokuları ile iyileştirilirdi. Trakya Üniversitesi Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi, Külliye içindeki Darüşşifa bölümünde yer alıyor.

1993 yılında başlanan çalışmalar sonucunda Kültür Bakanlığının 11.04.1997 tarihli onayı ile müzeye dönüştürülen Darüşşifa, Ruh Hastalarını Readaptasyon Derneği’nin katkılarıyla 30 Haziran 2000 tarihinde de Şifahane kısmı, Psikiyatri Tarihi Bölümü olarak düzenlenmiş. Tasarım Sanat Yönetmenliği’ni Türkan Kafadar’ın yaptığı çalışmalarla tarihine uygun bir şekilde mankenlerle canlandırılan ve dönemin özelliklerini yansıtan kostüm ve aksesuarla donatılan müze “Avrupa Konseyi 2004 Yılı Avrupa Müze Ödülü”ne sahip.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz